dersim kayıp kızları

   
 


 

 

ana sayfa

radyo sohbet

amacımız

yayıncılarımız

pepuk kusu

sehid rıza

dersim 38

munzurbaba

dersim

dersim tarihi

dersim kayıp kızları

aliser

kocgiri

zazaca ögren

firik dede

behzat firik

baba bertal

ovacık

nazmiye

hozat

pertek

mazgirt

pülümür

çemişgezek

hz.ali

kerbala

12 imamlar

pir sultan

hacı bektaş

sarı saltuk

alevilik

alevi katliyamaları

şeh bedreddin

partizan şehitleri

maden ve yaşam

şiirler

filim izle

dersimbelgeselelri

kilipler

satranç oyla

eski türküler dinle

ziyaretçi defteri

 


     
 

 
"Dersim in Kayıp Kızları" Bulundu




Yönetmen Nezahat Gündoğan ın, Adıyaman, Tunceli (Dersim) Bursa ve İstanbul da çektiği "İki Tutam Saç- Dersim in Kayıp Kızları" adlı belgesel filmin galası 2. Mart ta Cemal Reşit Rey Konser Salonun da yapılacak.

1937-38 Dersim harekatıyla birlikte ailelerinden alınarak rütbeli askerlere verilen kızlar, yıllar sonra bir belgesel film aracılığıyla aileleriyle buluştu. Nezahat ve Kazım Gündoğan ın üç yıl boyunca yürüttüğü çalışmalar sonucunda bugün 80 li yaşlarını süren Huriye ve Fatma Hanımlar ın askerler tarafından alınışları, travmaları, suskunlukları ve ailelerine kavuşma sürecini anlatan belgeselde, halen köklerini arayan başka kızlar ve kızlarını arayan başka ailelerin duyguları da perdeye yansıyor...

Filmde evlatlık verilen kızlarla yapılan röportajların yanı sıra, şimdiye kadar gün yüzüne çıkmayan pek çok gerçek, belge ve fotoğraf da yer alıyor. Müziklerini Mikail Aslan ın yaptığı, metinlerini Sema Kaygusuz un yazdığı belgeselde seslendirmeyi oyuncu Jülide Kural yaparken, Şevval Sam da kendi bestesiyle yer alıyor.

Dersim’de 1937-38’de bir katliam yaşandı. Binlerce insan öldürüldü, sağ kalanlar ise sürgüne gönderildi. Dersim’in küçük kızların ise payına ailelerinin katliamında yer alan askerlerin yanına evlatlık verilmek düştü.

Sayıları bilinmiyor, Genelkurmay’da saklı. Nezahat-Kazım Gündoğan çifti Dersim’in kayıp kızlarının peşine düştü. Şimdi 80 yaşında bir çok kadınla görüştü. Ortaya “İki tutam saç, Dersim’in Yitik Kızları” belgesel filmi çıktı.

Kızların ve Dersim’de kalan ailelerin dramını filmin yönetmeni Nezahat Gündoğan ve eşi Kazım Gündoğan’dan dinledik.

»Bir kadın 80 yaşında kendi ailesinin katlinde rol oynayan bir askere evlatlık verildiğini öğrendiğinde ne hisseder?


 

Nezahat Gündoğan: Bugüne kadar hiç konuşulmamış bir konu bu. Konuşma isteği oluşturmak hiç kolay olmadı. Yıllardır konuşulmayan, kendilerine dahi itiraf etmekte zorlandıkları bir konuydu bu.

» Dersimli olduklarını biliyorlar mıydı?

N.G: Yaşı küçük olanlar bunu çok iyi hatırlamıyor. Fakat 6-8-10 yaşında olanlar süreci çok iyi anlıyor. Tepkilerinin ne olduğunu söylemek için travmanın boyutunu iyi anlamak lazım. Hangi koşullarda neler yaşadılar? Bugüne kadar anlattıklarını bir çocuk gözüyle aktarıyorlar. Şu an 80 yaşındalar ama onların hala çocuk olduğunu alıyorsunuz aslında. Kendisine ve ailesine zulüm uygulayanların farkındalar. Fakat kadınlar hayatta kalmış olduklarına bile şükredebiliyorlar. Genel olarak bu kişilerin kendi iç dünyalarında yaşadıkları ile birlikte değerlendirmek gerekiyor. Bunu uzmanlar tarafından incelenmeli. Çok rahat tanımlanabilecek bir şey değil. Dolayısıyla travması da daha boyutlu oluyor.

» Ermeni soykırımında da kurtulan zulme uğrayan kadınlar çocuklarına torunlarına o dönemi anlatamıyor, ya da ölmek üzereyken anlatıyor. Burada da benzer bir durum söz konusu mu?

N.G: Tabiî ki. Bizzat gözlemlendiğimiz bir durum bu. Korumacı bir mantıkla yanaşıyorlar olaya. “Ben yaşadım çocuklarım yaşamasın” durumu var. Çocuklarını korumak istiyorlar. Gelecek kaygısı da var.

» Dersim genelinde de bu durum var. “Biz yaşadık orda kalsın, çocuklarımız yaşamasın” diye olayı gizleme durumu var.

N.G: Yaşanlarla yüzleşememiş, hesaplaşmamış toplumlarda benzer refleksler var. Yaşamını devam ettirmek için yok sayarak yaşamaya çalışıyorlar. Röportajı kabul etmeyen kadınlar oldu. Kadınlarla tanıştıktan sonra günlerce ağladığım oldu. Hatta çekimi yapacağımız gün bir kadın konuşmayı reddetti. Bu insanlar artık 80li yaşlarda. Yaşadıkları ortama göre şekillenmişler. Onlar artık Dersimli değil. Dersim kültürü ve kendi dili ile artık konuşmuyorlar. Bu çok önemli. Köken olarak Dersim’den gelebilirler fakat yaşadıkları koşullar ortam ve kültür farklı. Kadınlar için “Tırki olmuş” bile deniliyor.Ne tam Dersimli ne de yeni gittikleri yerlere kendilerini ait hissediyorlar.

Kazım Gündoğan: Bu tür büyük travmalar yaşayan toplum bireyleri bunları unutmak zorunda kalıyor. Yoksa bu acıyla yaşamazlar. Büyük bir katliam yaşamış, ailesinden koparılmış, bilmediği bir araçla bilmediği yerlere götürülmüş, o yerlerde de bilmediği bir dille, tanımadığı ve kendisine düşman gibi davranan, hatta ailesini katletmiş subaylar ve onların aileleriyle yaşamak zorunda. Tüm bunları yaşamış kadınlara “Sizin ailenizi öldürmüş insanlara hala nasıl baba diyebiliyorsunuz? diye sorduk. Kadınlar babalarından bahsederken, Tanrı’dan bahseder gibi konuşuyorlardı. “Yaşıyorsam onun sayesinde yaşıyorum” diyorlardı. Siz bile babanızdan böyle bahsedemezsiniz.Çocuklarının geleceği, güvencesi ve kendi güvenlikleri için suskun olmak zorunda kalıyorlar.Belli bir yaşa geldiklerinde, ölüm korkusu, iç hesaplaşma gibi nedenlerle mesela “Ben ölürsem Malatya Kahta’da yolunun oralarda bir yere beni gömün, oralardan Tunceli arabaları geçer” gibi sözler söyleyebiliyorlar.Kadınların çocuklarının bazıları tamamen milliyetçi, ırkçı, babaannelerinin Dersim çocuğu olduğunu kabul etmiyor. Bunların aralarında çok ciddi milliyetçi partilerde çalışanlar, hacca gidenler var.

Görüşürken “sizin için ve benim için iyi olmaz” gerekçeleriyle,  çocuklarına haber vermeden bizimle gizli görüşen kadınlar var. Çocukları hala subay oldukları için zarar vermemek maksadıyla görüşmeyenler var. Bir yandan da kadınları bulan Dersimli akrabaları, “Siz Kürtsünüz, Alevisiniz, neden böyle davranıyorsunuz” diyip yargılayanlar var. Bu da kadınlarda daha büyük bir travmaya yol açıyor. Ailelerini özlemle buluyorlar fakat ilişki kuramıyorlar.

» Askerler açısından bakarsak, katliamda yer alan askerler neden Dersimli kızları evlatlık almak ister?

N.G: Aslında bunu kutsal bir görev olarak görüyorlar. Millet birliği, tek bir ırka dayalı bir ulus yaratma fikri o dönem çok egemendi. Bu da o düşüncenin bir parçası.

» Kızların toplanması nasıl gerçekleşti? Resmi tarihte çağdaş bir öğretmen olarak sunulan Sıdıka Avar’ın rolü nedir?


 

 


 
 

 

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol